15 Aralık 2020

Kıbrıs Konulu Kitap Bölümü Yayımlandı

ile Emrah Konuralp
Share

Yerel Yönetimler Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Emrah Konuralp’in Dr. Burak Ercoşkun ile birlikte gerçekleştirdiği “Bir Çatışma Analizi: Osmanlı’dan Günümüze Kıbrıs Sorunu” başlıklı çalışma, Osmanlı’dan Günümüze Kıbrıs: Dün, Bugün, Yarın adlı kitapta yayımlandı. Çalışmada, Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak şöyle denildi:

“Sahip olduğu konum itibariyle Avrupa ve Asya kıtalarının birleştiği coğrafyada bulunan ve böylelikle ekonomik, politik ve güvenlik açılarından değerli olan, Karadeniz, Cebelitarık ve Süveyş üzerinden işleyen ticaret güzergahının önemli bir parçasını oluşturan, Ortadoğu ve Hazar bölgesi enerji merkezlerini ve bu merkezlere ilişkin boru hatlarını kontrol eden Kıbrıs, tarih boyunca bölgede ve dünyada hâkim olmaya çalışan güçlerin ele geçirmeye çalıştıkları bir yer olmuştur. Bu tarihsel süreçte birçok toplumun kendi kimliğiyle bir arada bulunması, etnik-milliyetçi ideolojilerin gelişmesine yol açarak katı, dışlayıcı ve farklı kimliklerin oluşmasına neden olmuştur.

Bugün Kıbrıs; başlangıcı büyük ölçüde unutulmuş olan uluslararası bir soruna dönüşmüş durumdadır. Bu sorunun çözümü ise hala bir soru işareti ile karşılık bulmaktadır. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası aktörler ile ABD, İngiltere, Yunanistan ve Türkiye’nin müdahil olduğu Kıbrıs sorunu, ilgili tarafların karşılaştığı en uzun ömürlü, çözülmemiş konulardan biri olmaya devam etmektedir. BM Güvenlik Konseyi tarafından çıkarılan sayısız karar ve BM Genel Sekreterleri, garantör devletler ve diğerleri tarafından arabuluculuk konusunda çok sayıda girişim şimdiye dek sonuçsuz kalmıştır. 1821 yılındaki Yunan isyanına dayanan Kıbrıs sorununda fiili çatışmalar 1950’lerde başlamış, 1963’ün sonunda kan dökülmesiyle şiddetli bir şekilde ivme kazanmış, 1974’te Yunanistan ve Türkiye’nin müdahaleleri sonrası adanın şu anki mevcut bölünmesi gerçekleşmiştir.


Soruna dahil olan tüm taraflara uygun bir çözüm bulmak için neden 50 yıldan fazla bir süre yetersiz kalmıştır? Tarafların her birini tatmin edebilecek bir çözüm önerisi neden ortaya çıkmamıştır? Kıbrıslı Türkleri ve Kıbrıslı Rumları bir araya getirmek amacıyla yapılan görüşmeler neden toplulukları birbirinden uzaklaştırmıştır? Bu soruları cevaplamak ve uzun vadeli sorunu anlamlandırmak için, Kıbrıs sorununu tarihsel bir bakış açısından analiz etmek gerekir. Bu bağlamda Kıbrıs sorununun incelenmesi; iç politik sorunların uluslararası boyut kazanmasının sebeplerini, seçeneklerini ve etkilerini araştırmak için bir fırsat sunmaktadır.”

Bu çerçevede, arka plan, mevcut durum ve seçilmiş aktör analizlerinin yapıldığı çalışmanın sonuç bölümünde şu ifadeler yer aldı:

“Kıbrıs’ta proje temelli barış inşası faaliyetleri mevcut olmasına rağmen, adadaki siyasi, kültürel ve psikolojik bölünmeyi ortadan kaldırmak için etkili bir strateji bulunmamaktadır. Bu durum adadaki görünmez çatışmayı devam ettirmekte ve kalıcı bir barış anlaşması yaratmanın önünde bir engel oluşturmaktadır. Arka-plan, mevcut durum ve aktör analizinde tespit edilen bulgular, liderler düzeyinde bir uzlaşı olsa bile toplumlararası iletişim sağlanmadan, taraflar arasında bir güven atmosferi ve bir anlayış çerçevesi yaratılmadan mevcut statükonun değişmeyeceğini ortaya koymaktadır. Başka bir ifadeyle sürdürülebilir barış için siyasi anlaşmanın yanı sıra taban desteği de şarttır. Nitekim kapsayıcı ve katılımcı barış süreçleri sürdürülebilir çözüm şansını artırır. Bu bağlamda kökleri derine inen ve çatışan taraflar arasında geleceği de etkilemesi kaçınılmaz ilişkiler söz konusu olan Kıbrıs sorununda belirlenen stratejik hedef pozitif barışın oluşturulması için çatışmanın dönüştürülmesi olmalıdır. Toplumlararası barışı sağlamak amacıyla gerçekleştirilecek olan bu dönüşüme herkesi dahil etmek paydaşları aktörlere dönüştürür, sosyal bütünleşmeyi sağlar, uzlaşmayı geliştirir ve bütün bunlar da sürdürülebilir barışı güçlendirir. Kıbrıs’ta da sadece liderlik düzeyinde yürütülen resmi müzakerelerin sonuç vermediği düşünüldüğünde çatışma dönüşümü sürecine tüm aktörlerin dahil etmesi gerekmektedir. Bu bağlamda çatışma dönüşümündeki stratejik hedefler şu şekilde ifade edilebilir: Barışma ve uzlaşma, can ve mal güvenliği algısının pekiştirilmesi, psikolojik ve duygusal bariyerlerin aşılması, ortak sadakatin geliştirilmesi, ortak bir gelecek beklentisi, barış eğitimi ve toplumsal ahenk ve kapsayıcılık. Bu minvalde bir uzlaşının sağlanabilmesi için gerekli adımlar atılmış olacaktır. Ancak şu belirtilmelidir ki toplumlararası yakınlaşmanın yanı sıra komplike bir mesele olan Kıbrıs sorununda uzlaşı sağlanabilmesi için çatışmaya dahil olan tüm aktörlerin de asgari müşterekte buluşması gerekmektedir.”