26 Aralık 2013

BOZUK DÜZENİN YOZ POLİTİKACILARI

ile Emrah Konuralp
Share

Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının ikinci dalgasıyla ilgili dosya elinden alınan Savcı Muammer Akkaş’ın “Cumhuriyet Savcısı olarak soruşturma yapmam engellenmiştir” şeklindeki açıklamaları, yaşanan gelişmelerin vahim ve gizlenemez, örtülemez boyutunu ortaya koyan büyük bir devlet krizine dönüştüğünün göstergesidir.

Yasama, yürütme ve yargı devletin temelini oluşturan üç erktir ve yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğünün, yani demokrasinin direğidir.

Bugün ülkemizde yaşananlar, hem devletin hem de demokrasinin çöktüğünü düşündürmektedir. Çünkü yargı, idareye bağlı hale getirilmiş ve baskı altına alınmıştır!

AKP’nin totaliter eğilimleri tamamen ve açıkça ortaya çıkmıştır! Kuvvetler ayrılığı artık söz konusu değildir. Yasama-yürütme-yargı erklerini tek elde toplamayı amaçlayan mutlakiyetçi bir çağdışı lider tarafından yönetilmek, bağımsızlık savaşı vererek kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’ne ve onu kuran Türk milletine reva görülemez!

Yolsuzluk batağına saplandığı yönünde güçlü emarelerle malul AKP yönetimi, yargıyı işleyemez hale getirerek Anayasa’yı ihlal etmiştir. Yaşanan bir AKP darbesidir. O nedenle AKP bundan böyle gayrımeşru bir idaredir.

* * *

AKP’nin topluma dayattığı Muaviye İslamı tam da son günlerde yaşanılanlara yol açtığı için kabul edilemez noktaya ulaşmıştır. Lüks, gösteriş ve şatafatın devletin azametiyle bütünleşmesi; yoksul halk kitlelerinin imtiyazlıların insafına ve korumasına terk edilmesi; dinin Hazreti Peygamber’in ilettiği mesajın özünden koparılarak dayanışma ve paylaşma yerine itaat ve baskı aracı ile gerçekleri halktan gizleme perdesi olarak kullanılmasıdır Muaviye İslamı.

Yani iktidar ve dünyevi ikbal için özünden uzak bir din anlayışının devleti gasp eden yöneticilerce istismarıdır. “Din-ü-devlet” şiarıyla devlet ve dinin bütünleşmesidir bir başka boyutuyla da.

17 Aralık 2013’te halkın bilgisine sunulan operasyon, Erdoğan’ın din-ü-devlet amacına büyük darbe indirmiştir. Dinsel görünümlü bir diktatörlük rejimine doğru döşenen taşları yerinden oynatmıştır yolsuzluk ve rüşvet operasyonu. Dindarlık kisvesinin örttüğü kirli ilişkiler deşifre edilmiştir ve samimiyetsizlik, riyakarlık açığa çıkmıştır. Takke düşmüş, kel görünmüştür!

Peki bu süreçten çıkarılması gereken ders nedir? Temiz toplum ve dürüst siyaset özlemini Gezi olayıyla eyleme ve dile getiren kitleler için bir çoban ateşi yakılmalı ve o kitlelerin o ateşin etrafında harelenmesinin önü açılmalıdır.

Artık demode ve dejenere politikacıları sahnenin dışına itmek, gençleri ve kadınları merkeze koyan yeni bir siyaset anlayışını, seçeneğini topluma sunmak gerekmektedir. Bozuk düzenin yoz siyasetçilerinin foyaları ayyuka çıktıkça işte o yeni seçenek, temiz seçenek hızla güçlenecektir.

Dileriz, önümüzdeki yerel seçimler bu yozlaşmış siyasetin ve o siyasetin aktörlerinin son seçimi olur.