10 Kasım 2013

YÜZYILIN DEVRİMCİSİ

ile Emrah Konuralp
Share

Siyaset biliminin seçkin kalemlerinden Karl Marx, 1870’lerin sonlarına doğru Mithat Paşa’nın Anayasacılık hareketinin bozguna uğratılmasına karşılık der ki, “Bir krizin zirvesinde devrimci bir tavır almasını bilmeyen bir halk kaybolmuş demektir.”

Halkının kurtuluşu için mücadele vermiş bedelini yaşamıyla ödemiş demokratik devrimci Mithat Paşa’nın Taif’e sürgün gönderilirken gemisi İstanbul açıklarında bekletilmişti belki uğruna mücadele verdiği halk paşasına sahip çıkar diye. Padişah II. Abdülhamit bile halkın tepkisizliğine ve duyarsızlığına şaşırmıştı. Marx’ın deyimiyle halk kaybolmuştu ve izleyen süreçte dağılma ve yıkımla yüzleşmişti ülke.

Aşağı yukarı 40 yıl sonra ülke, ama bu kez Türklerin anayurdu Anadolu, büyük bir krizle karşı karşıyaydı. Bu büyük krizde Türklerin şansı yüzyılın devrimcisi Mustafa Kemal’di; ve krize, işgale karşı sergilenen Kurtuluş Savaşı ve sonrasında Türk devrimi halkı kayboluştan korumuştu. Mithat Paşa’nın başaramadığını Atatürk başarmıştı, tam bağımsız bir Cumhuriyet kurmuştu kanla ve emekle. Marx eğer yaşasaydı yüzyılın devrimcisini saygıyla yad edecekti.

Yüzyılın devrimcisini yitireli 75 yıl oldu. Bu kadar uzun süre ayakta kalabilen başka bir devrim örneği bilmediğim için “yüzyılın devrimcisi” diyorum Atatürk’e; ve yokluktan bir ulus yaratabildiği için de…

Bugün yüzyılın devrimcisinin eseri yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. Bizatihi devleti yönetenlerin Türk devrimiyle sorunları var çünkü. Atatürk’e ve eserine tahammülü olmayan devlet yöneticileri ile kadroları ülkeyi, ülkenin birliğini ve dirliğini büyük bir krizin eşiğine getirmiş durumda.

Aslında son 5-6 8 aydır krizde ülkemiz. Gezi Parkı eylemleriyle bir halk hareketine dönüştü krize tepki. İşte bu krizden de devrimci bir atılışla çıkabilirsek kaybolmaktan, çağın gerisinde kalmaktan, karanlıktan kurtulabileceğiz. Belki de bu sürecin sonucu bir “Gençlik Devrimi” olacaktır. Bu gençlik devriminin esin kaynağı Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Atatürk’ün devrimi gençliğe emanet edişi, “Bütün ümidim gençliktedir” deyişi hiç de boşuna değil! Tıpkı yönetimin gençlikle, eğitim sistemiyle uğraşmasının boşa olmadığı gibi… Oysa bilmeliler ki, hiçbir tutucu hareket tarihsel gelişme içinde kalıcı ve başarılı olamamıştır. Kendi gençliğine karşı gerçek bir zafer kazanan ülke veya devlet yoktur!

Bugün 10 Kasım; yasımız ve matemimiz büyük; ama umudumuz ve inancımız da bir o kadar güçlü! Ruhun şad olsun büyük Atamız!