KRİZ VE GERÇEKLER
Türkiye, 2000’lerin başından itibaren uluslararası sermaye çevrelerinin kontrolünde yeni bir yapılanmaya doğru yönlendirilmişti. Bu doğrultuda, küresel güçlerle uyumlu çalışacak yeni bir hükümetin altyapısı da kırılgan ekonomi, az miktarda bir sıcak paranın dışarı çıkarılmasıyla krize sürüklenerek oluşturulmuştu.
Türkiye’nin o dönemde yaşadığı Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinin altında likidite sorunu ve döviz talebi bulunduğu bir gerçek. 21 Şubat 2001 tarihinde bir gün içinde ülkeden 4.9 milyar dolar sıcak para çıkışı olmuştu ve ülke yaklaşık 5 milyar dolarla krize sokulmuştu. Yani yabancı finansal sermayenin burada oynadığı rol büyüktü.
O süreçte İngiliz finans devi Merrill Lynch’in de bu sıcak para çıkışında önemli bir etkisi olduğu biliniyor. Hatta Merrill Lynch, Ocak 2001’de yatırımcılarına hazırladığı bir raporla Türkiye tahvillerini azaltmalarını ve tamamen elden çıkarmalarını tavsiye etmişti.
Peki, o tarihte bu kuruluşta Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgenin sorumlusu kimdi biliyor musunuz? Bir yabancı mı, bir Türkiye düşmanı mı dersiniz? İlginç bir tesadüftür (!) ki, o kişi bugünkü TC Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’tir. Kendisi İngiliz vatandaşı olan ve İçişleri Bakanlığı’nın 26.06.2007 gün ve 9985 Sayılı kararı ile Türk vatandaşlığını korumasına izin verilen Türk bakanı Şimşek, bakan olmadan önceki hizmetlerinin karşılığında Merrill Lynch’ten yıllık 770 bin dolar maaş aldığını da kendisi açıklamıştı.
Bu kadar büyük bir maaşı bırakıp bir Türk bakanı olmayı kabul etmesinin gerekçesini şöyle anlatmıştı: “Gerçekten ben bu ülkeye hizmet etmek için bilerek, gönüllü bir şekilde geldim. Her şey para değil. Güzel ülkemizde hizmet etmek her şeyin üzerindedir.”
Sayın bakanın milli bilincini ve samimiyetini bir niyet okuyuculukla değerlendirmek bana düşmez. Yaptığım şey sadece bazı objektif bilgileri alt alta koymak. Değerlendirmeyi yüce milletimize bırakıyorum. Ama vurgulamak istediğim nokta şu ki, ülkemizin ulusal çıkarlarından ve birliğinden ödün vermeyecek bir iktidarın uluslararası güçler tarafından hangi araçlarla ve ne tür amaçlarla yıpratıldığını çok iyi öğrendik.
Ayrıca geçmişteki krizden sonra dönemin hükümetinin aldığı önlemler ve yaptığı reformlar sonucunda ülke ekonomisinin kırılganlığının azaltılması ve yapısal olarak güçlendirilmesi, bugünkü iktidarın yararlandığı nimetler arasındadır. Yani sıkıntıyı öncekiler çekti, sefasını AKP sürdü!