7 Kasım 2013

SEVGİLİ UMUT İNSANLARI…

ile Emrah Konuralp
Share

Sevgili UMUT insanları,

Bundan tam 11 yıl önce 3 Kasım 2002 günü yapılan Genel Seçimlerde ilk oyumu kullanmıştım. Oy kullanmak üzere Ankara’dan memleketim Trabzon’a gitmiştim. Tam da size şu satırları yazdığım sırada Ankara’ya ODTÜ’ye dönüş yolundaydım ve zar zor yer bulduğum için otobüsün en arkasında bir köşed7e bir yandan yolculuk ediyor diğer yandan da radyoyu dinliyordum. Daha Trabzon sınırlarını aşmamıştık, yerel radyoydu dinlediğimiz. 

Radyoyu dinlerken göz yaşlarıma hakim olamıyordum. Hem utanıyordum genç delikanlı ağlıyor diyecek insanlar diye hem de buna engel olamıyordum. Radyo spikeri “Bir tarih sona erdi” diyordu; “Başbakanımız Ecevit’in partisi tarihte görülmemiş bir oy kaybına uğradı ve hemşehrimiz Adalet Bakanımız Hikmet Sami Türk gibi değerli isimler artık siyaset sahnesinin dışında kaldılar” diye devam ediyordu. 

İlk oyunu hayatının kahramanına, 80’lik bir delikanlıya kullanmak üzere Ankara’dan memleketine gitmiş bir Anadolulu öğrencinin ruh halini ortaya koymak için yazıyorum bunları. Partiyle hiçbir bağı olmayan ve bir bağ kurmayı aklına bile getirmeyen bir masum Anadolulu genç… Kendini “Ecevitçi” diye tanımlayan ailesinde bir kendisinin bir de dedesinin Ecevit’i son seçiminde de yalnız bırakmadığı, yürüyemeyen adama oy mu verilir diye okul arkadaşlarının dalga geçtiği bir ortamda kahramanına karşı oynanan uluslararası oyunu ve komployu algılamış masum Anadolulu çocuk ağlıyordu haksızlığa ve halkın vefasızlığına karşı…

Oy verdiği parti o seçimlerde “SESSİZ DEVRİM” ve “Ulusalcı Demokratik Sol Atatürk’ün yoludur” temalarını işliyordu. Ama halk pek de umursamıyordu. Ecevit’in en sadık seçmen tabanlarından biri olan göçmenler bile kitleler halinde sabun köpüğü gibi bir partiye yöneliyordu. Siyasi ömrü uluslararası güçlere karşı Türkiye’nin onurunu savunmakla geçen Ecevit’ten o güçler öyle acımasızca intikam alıyordu ki, öyle insafsızca yazılarla Ecevit yıpratılıyordu ki, halkın sağ duyusu bu oyunu bozar ve Ecevit’in mutlaka bir bildiği vardır diye kendimizi avutuyorduk sandıklar açılmadan.

Yanıldık koskoca Cumhuriyet çınarı halk adamı yalnız bırakıldı. İşte o dönüş yolculuğu esnasında çekingen mizacımı biraz olsun kırıp Ecevit’e her anlamda destek olmaya karar verdim. ODTÜ öğrenci yurduna gider gitmez genel merkeze bir e-posta gönderdim ve duygularımı anlattım. İnternetteki tüm siyaset forumlarında sabahlara kadar günlerce Ecevit’i tek başıma savundum. DSP başlıklı forumlar tek benim yazılarımla en çok tartışma yapılan sayfalar haline geldi. O arada forum sayfalarının sahipleri tüm yazıları ilgili partinin genel merkezine gönderiyorlarmış. 

Birgün DSP Genel Merkezinden gönderdiğim mesaja yanıt geldi. “Emrah Bey, ilginiz için çok teşekkür ederiz. Sanırız siyaset forumlarında Emrah adıyla yazan genç sizsiniz. Eğer müsait olursanız Çarşamba günü saat 15’te Genel Başkanımız Sayın Bülent Ecevit sizinle Genel Merkez’de tanışmak istiyor. Cevabınızı bekliyoruz.” İmza, DSP Genel Sekreteri Süleyman Yağız. Şaşkınlık ve heyecanla mesajı okudum ve yanıtladım. Genel Merkez’e gittiğimde giyecek bir takım elbisem olmadığından kotlu bir genç olarak Ecevit’le buluştum. Genel Sekreter Süleyman Yağız beni kapıda karşıladı ve genel sayman Mecit Şekercioğlu’nu da çağırdı. Biraz sohbet ettikten sonra Ecevit’in yanına girdik. Rahmetlinin yanındayken heyecandan neredeyse kalbim yerinden çıkacaktı. Hiçbir sorusuna yanıt veremedim. 

Sonra Ecevit benden Gençlik Kurultayı hazırlık komisyonunda görev almamı ve ulusal gençlik adına bir konuşma yapmamı istedi. Aileme hemen haber verdim. Dedem bana memleketten bir takım elbise aldı gönderdi; bana bir beden büyük bir elbise. Sonra kurultayda Ecevit’ten sonra kürsüye çıktım ve tam 17 dakika konuştum. Ecevit keyifliydi ve gülümseyerek alkışlıyordu. 

Aradan on yılı aşkın süre geçti. Hala Ecevit’in o günkü gülümsemesinin verdiği sıcaklıkla O’nun partisinde mücadele ediyoruz, O’nun ruhu için. O geçen yıllarda birçok görevler aldım partimde, akademik anlamda kendimi gelştirdim ve Ecevit üzerine tez yazdım. Yaşasa çok gururlanırdı dedi bana Sayın Süleyman Yağız, ilk Ecevit kitabım çıktığında. 

O’nun yolunda olmanın gururunu hep yaşadık yaşıyoruz. Biz Ecevitçiler özel insanlarız bence. Benzemeyiz başkalarına. 

Bugün geldiğimiz noktada Ecevit’le özdeş olan partimizin durumu O’nu, Ecevit’i çok üzüyor. O’nun partisinden seçilmiş ama başka yerlere dağılmış insanların davayı bırakması O’nu çok üzüyor. Üzgün; ama o da UMUT’lu inanın UMUT’lu. Bizden umutlu. 

Birisi çıkıyor “Ecevit seçkinciydi” diyor. Güya kendisi halk adamıymış da Ecevit seçkinciymiş. Bu ve benzeri sözler hele bir de Sol’dan gelince öyle yaralıyor ki bizi. Yaralıyor ama mücadele azmimizi de güçlendiriyor o sözler. Ecevit’e dil uzatanlara günü geldiğinde siyaset dersi vermek için kararlılığımız artıyor. 

İşte böyle bir ortamda Ecevit’i aramızdan ayrılışının 7. yıl dönümünde anmaya hazırlanıyoruz. 7 yıl geçti ama sevgi ve özlem hiç azalmadı. 5 Kasım 2013 Salı günü saat 13’te DSP Genel Merkezi önünde buluşup 14’te mezarı başında anacağız liderimizi ve kurucumuzu. Çiçeklerimizle O’nun yıllarca çalıştığı o anlamlı binanın önünde buluşacağız. O’na seçkinci diyebilenlere yıkılmadık mesajını göndereceğiz. 

Son 4 yıldır yönetimle mücadele yürüttüğümüz partimizin kurumsal kimliği altında mevcut yönetimden bayrağı devralma günü yaklaştıkça buluşma ve DSP için emeğimizi seferber etme ruhumuz da güçlenecek. Başka DSP yok ve Ecevit’in tek bir partisi vardı yaşamını yitirdiğinde. Ölmeden önce “Biz sana mecburuz DSP” dediği o kurumsal kimliğe sahip çıkmak, kişilere değil kimliğimize sahip çıkmaktır. 

Eğer partimizde bir yönetim değişimi gerçekleştireceksek, bunu bir bayrak yarışı olarak görmek ve bayrağı devralacağımız güne kadar ve tabii ki sonrasında AKgüvercin için çalışmak zorundayız. 

Biz kurultayda bir söz verdik: “Partimizde kucaklaşmayı ve birlikteliği sağlayacağız” dedik. İncinsek de incitmeyeceğiz. Sözümüze sadık kalacağız. 

UMUT insanlarıyla birlikte Ecevit’i anma programı yapmak istediğini söyleyen ve bizi davet eden DSP Ankara İl Başkanlığının ricasına sevinçle iştirak edeceğiz. 

Sevgilerimle.