2 Aralık 2013

TÜRK ADI BİR IRKIN ADI MI?

ile Emrah Konuralp
Share

AKP yöneticisi Prof. Dr. Yasin Aktay, Bayburt Üniversitesi’nde yaptığı konuşmayla bir tartışmanın fitilini yeniden ateşledi. Aktay’ın tartışma yaratan sözleri şöyle:

“Bu ülkede sadece Türkler üzerinden giderseniz bunun masrafı ve maliyeti çok fazladır. Türkiye’yi bölünmenin eşiğine getirirsin. Türkiye’de yaşayan diğer insanları bu şekilde memnun edemezsiniz. Diğer insanları kendine karşı kışkırtmış olursun. Onun için vatandaşlık bağına dayalı yeni bir millet tanımı yapmak çok önemli. Millet mi diyorsun? Al sana millet! Sonuçta milletin ne olduğu, siyasilerin kararı ile içeriği doldurulan bir şeydir. Milletin içeriği, muhtevası, tanımı o siyasiler tarafından yapılmış sonuçta. Sana demişler ki, ‘Sen Türksün’. Ne demek Türklük? İşte Orta Asya’dan gelmişsin. Bir bakıyorsun, kaçımızın dedesi Orta Asya’dan gelmiş? Bir sor bakayım gerçekten. Var mı böyle bir şey? O milletin yavaş yavaş zaten etnografyası da işlenmeye başlanıyor. Gerçekten de böyle bir şey. Türk nedir mesela? İsmet Özel’in çok ilginç, çok güzel tahlilleri vardır. Türk dediğin bir sentezdir zaten. Türk diye bir ırk yok.”

Bu sözlerin özellikle “Türk diye bir ırk yok” bölümü, muhalifler tarafından öne çıkarıldı ve Aktay, Türklüğü yok saydığı gerekçesiyle sağlı-sollu eleştirilere maruz kaldı. Ben bu konuda eleştirenlerin genelinden daha farklı düşünüyorum. Eleştirilmesi gereken noktanın “Türk ırkı” yaklaşımı değil de “Türk milleti”ne yaklaşım olduğu kanısındayım. Çünkü Aktay’ın konuşması öyle büyük bir çelişki içeriyor ki, bir profesörün kavramları bu kadar çelişkili bir bağlamda kullanmasını son derecede hazin bulduğumu belirtmeliyim.

Aktay’ın hem “millet”in siyasi bir içeriğe sahip olduğunu söylemesi hem de Türklüğü bir ırka indirgememesi doğru bir yaklaşım. Zaten çağdaş Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de bu noktadan hareket ederek “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” dememiş miydi? Yani Türklüğü bir ırkla özdeşleştirmeksizin bu ülke sınırları içinde yaşayan tüm insanları etnik köken ayrımı gözetmeksizin kucaklayan yeni ve çağdaş bir yurttaş tanımı yapmamış mıydı? “Türk’üm” demeyi, Türk olmak için yeterli görmemiş miydi Atatürk?

Bugün Türkiye’yi yönetenler Atatürk milliyetçiliği olarak tanımladığımız bu yaklaşımı ayaklar altına aldıklarını iddia ederken aslında kurucunun bütünleştirici tılsımını da ayaklar altına almıyorlar mı? Madem Türklük bir ırkı ifade etmiyor, o zaman neden hala diğer etnik kimlikleri dışlayan bir etiket olarak görüyorsunuz Türklüğü ey Sayın AKP’li yöneticiler?

“Türklük bir ırkla özdeş değildir” demek Türklüğü küçültmez yüceltir. Çünkü Türkler tarihin hiçbir döneminde ırkçı olmamışlardır. Irkçılığı icat eden Batı’nın hastalıklı beyinleridir. Hatta “ırk” sözcüğü erken Cumhuriyet döneminde Batı’dakinin tersine genetik/biyolojik bir içerikle değil, siyasi bir anlamla kullanılırdı. Avrupa’da II. Dünya Savaşı’na doğru ırkçı hareketler güçlenmeye başladıkça dilimizde de ırk sözcüğünün çağrıştırdığı anlam değişmeye başladı ve ırk sözcüğü yerine millet sözcüğü eskisinden de çok tercih edildi. Yoksa Arnavut kökenli milli ozanımız Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’mızda “Kahraman ırkıma bir gül” derken bugünkü anlamdaki “ırk”ı kastetmiyordu.

Ben AKP yöneticisi profesörün böyle bir çelişkili ifadeyi bilinçli olarak gündeme getirdiği kanısındayım. Bu ve benzeri sözler Sayın Başbakan’dan tutun da tüm üst düzey AKP’liler tarafından zaten dile getiriliyordu. Bu son çıkışın bu kadar gündeme gelmesi şaşırtıcı değil. Çünkü AKP, Türkiye’ye yeni bir millet ve vatandaş tanımı getirmek, hatta dayatmak için zemin hazırlamaya çalışıyor.

Buna karşı uyanık olması gereken Atatürk milliyetçilerinin tam da AKP’nin istediği noktaya takılması, AKP’nin ülkeyi etnik yapılara bölmeye dayalı çağdışı tuzağına düşmektir. Bu tartışmaların ardından AKP çok büyük olasılıkla çıkacak ve diyecektir ki, “Sayın Aktay maksadını aştı, Türk diye bir ırk yoktur demesi doğru değil. Türk adı bir ırkın adıdır. Bu nedenle Türkiye’de yaşayan ve diğer ırklara mensup insanlar dışlanmaktadır. Herkesi kucaklayan yeni bir millet tanımı getirelim.”

Bugün AKP’li Aktay’ın sözlerine karşı çıkan Atatürkçüler ise diyecek başka söz bulamayacaklar ve bu önemli konuda önemli bir mevzi kaybedilmiş olacak.

Peki Atatürk milliyetçilerinin ne yapması gerekmektedir? Bir kere ortaya atılan kavramları özüne ve Cumhuriyet felsefesinin onlara yüklediği anlama uygun olarak kullanmalı. 1990’ların başında bu konu gündeme getirildiğinde Bülent Ecevit şöyle demişti: “Türk adı bir ırkın adı değildir. Türk adı; değişik ırklardan, değişik kökenlerden, değişik ülkelerden gelip yüzyıllardır bu topraklarda kaynaşmış olanların ortak adıdır.” İşte Atatürk milliyetçiliği de bunu öngörmektedir. Türklük ve Türkiyelilik birbirinden ayrılamaz. Çünkü millet ve vatan birbirinden ayrılamaz.

Bu toprakların 1071 öncesindeki uygarlık mirasını ve kültürünü 1071 sonrasındaki birikime sahip çıktığımız kadar benimsemeliyiz. Atatürkçü düşünceye göre Anadolu’nun 1071 öncesi de en az 1071 sonrası kadar Türktür.

Özetle söyleyecek olursak, Atatürk’ün Türk milleti tanımını beğenmeyenlerin bu topraklarda binlerce yıl kardeşçe yaşamış insanlara yeni bir millet gömleği biçmesini, hele hele de bunu yaparken ayrılıkçı ve ırkçı ideolojileri kendilerine gerekçe yapmaları asla kabul edilemez.

Bizim milletimiz; ırksal köken ve özelliklerini kendilerini diğer insanlardan ayrı ve kimi zaman üstün görmek için ön plana çıkaran, tarihin çöplüğünde kalması gereken ırkçılığı hortlatmak isteyen ilkel kabile üyelerinden değil; geçmişte yaşayarak geleceğe hükmetmeyi düşleyen gericilerden değil, özgür insanlardan oluşan siyasal bir topluluktur.