13 Mart 2014

KEŞKE HÜKÜMETİN BAŞINA UZLAŞI SAKSISI DÜŞSE!

ile Emrah Konuralp
Share

Partililerine seslenen Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, eski Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer için “saksı” yakıştırması yaptı.

Sayın Sezer gibi devlet kesesinden yemeyen ve yedirmeyen dürüst ve namuslu bir devlet ve hukuk adamını gırtlak ve kursaklarına kadar yolsuzluğa batmış AKP’nin gemisindeki bir bakanın takdir etmesini beklemek hayalcilik olur. Ancak bu ülkede Cumhurbaşkanlığı yapmış bir insanın bir bakan tarafından böyle çirkin bir ifadeyle nitelenmesi asla kabul edilebilir değildir.

O dönemde parlamentoda temsil edilen 5 partinin genel başkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanı olması teklifini 25 Nisan 2000 tarihinde birlikte imzalamışlardı. Böylece çok partili siyasi yaşamda bir ilk gerçekleşmiş ve ilk kez TBMM’de grubu bulunan tüm partiler ortak bir Cumhurbaşkanı adayı üzerinde anlaşmışlardı.

Merhum başbakanımız Bülent Ecevit o dönemde kimsenin emriyle değil, tarihe geçecek bir uzlaşı örneği olarak Meclis’teki tüm partilerin desteğiyle Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanı seçilmesine öncülük etmişti. Kendi demokrasi tarihimizin yüz akı olaylarına bile ayrımcı ve kutuplaştırıcı bir gözlükle bakanlar ülkeyi yönetme noktasında karşılaştıkları meşruiyet kaybını geçmişi karalayarak telafi edemezler.

Sağlık Bakanı, Sayın Sezer’e yönelik o çirkin ifadeleri kullanırken o dönemdeki tüm parti liderlerini de haksız ve yakışıksız bir üslupla eleştiriyor. Üstelik Ahmet Necdet Sezer’in adaylık dilekçesini TBMM’ye sunanlar arasında bugünkü Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç da yer almıştı.

DSP’den Aydın Tümen, MHP’den İsmail Köse, FP’den Bülent Arınç, ANAP’tan Beyhan Aslan ve DYP’den Nevzat Ercan, Sezer’in Cumhurbaşkanlığı’na aday gösterilmesine ilişkin öneriyi birlikte, TBMM Genel Evrak ve Arşiv Müdürlüğü’ne sunmuştu. Öneride, genel başkanların imzası dışında DSP’den 26, MHP’den 31, FP’den 27, ANAP’tan 24, DYP’den 18 olmak üzere toplam 131 imza bulunuyordu.

Her fırsatta Meclis’teki çoğunluklarına itafen “milli irade” vurgusu yapanlara şunu anımsatmak isteriz: “Ahmet Necdet Sezer’i 5 partinin uzlaşısıyla seçen o Meclis milli iradeyi değil de neyi temsil ediyordu? O partileri Meclis’e ve iktidara taşıyan halk Güney Afrika Cumhuriyeti yurttaşları mıydı? Bu yaklaşımın “milli irade”ye saygı konusundaki samimiyetle uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığı son derecede açıktır.

Hükümet üyelerinin saldırgan üsluplarıyla toplumu kutuplaştırmak yerine geçmiş dönemdeki liderlerin uzlaşı kültürüne hizmet eden davranışından örnek almalarını ve yakın geçmişimizdeki bu güzellikleri karalamaktan vazgeçmelerini diliyoruz.